Spor yazarlarından Galatasaray-Fenerbahçe derbisi yorumu: İsmi Ali olsaydı hakemliği bitmişti

Galatasaray, bu sezon ligde yaşadığı 4 puan kaybının 3’ünü RAMS Park’ta yaşadı. (AA)
GÜRCAN BİLGİÇ- İKİ CESARETSİZ TEKNİK DİREKTÖR
İki takımın da "anların" peşine düşmesi sürpriz olmadı. Mourinho kendi sahasında kalmak yerine ön baskıyla rakibinin oyun boyunu uzattı. Akıl pasları yerini uzun toplara bıraktı. Szymanski ve Fred orta sahayı kapatarak rakibi merkezden uzaklaştırdı. Sonuçta ilk yarıda tek şutta kalan, pas koridorları tıkanan Galatasaray karşısında, ustalarının "doğru kararlarını" bekleyen Fenerbahçe vardı. İhtiraslı tribünlerin tutkusuna karşılık veremeyen Galatasaray vardı sahada. Buna karşılık sağdan ve soldan yüksek toplar ile santrforlarını devreye sokmak istedi Fenerbahçe. Hücum planında ceza sahasına pas ile girmenin olmadığını da anladık böylece. Okan Buruk, Mertens yerine Lemina tercihi ile "mücadele" taktiği yaptı. "Yenilmemesi" gerektiğinin farkında olarak, topu aldı ama pozisyonlarından vazgeçti. Fenerbahçe'nin iki hücum aklı vardı; Fred ve Tadic… Dzeko ise kriz olan her bölgede pasa kendisini gösterdi. Kostic anahtar oyuncu oldu. Hem defansta hem de hücum geçişlerinde aranan isimdi. Etkili de oynadı. Böylesine bıçak sırtı maçta iki kalecinin de güven veren performansı da vardı. Muslera iki, İrfan Can ise bir net hamlenin sahibi oldu. İki tarafın da esas istediğini aldığı, iki cesaretsiz hocanın yönettiği maçta Sloven hakem Vincic'in yönetimi de bu yöndeydi. Kurt hakem takım tavırlarının farkında, kritik pozisyonlardaki faul kararları maçın dengede kalmasını da sağladı. Belli ki tembihlenmiş, her pozisyonu "acaba beni aldatıyorlar mı?" gözüyle seyretti. Ters kararları vardı ama çok tartışma olmadan maçı bitirdi. 13 hafta kaldı, heyecan devam ediyor.
LEVENT TÜZEMEN-BU BERABERLİKLE STRESİNİ DAĞITTI
G.Saray-F.Bahçe derbisi, prangalı bir düelloya dönüştü. İki hoca da savunma güvenliğini ön plana çıkardı, temponun yükselmesine izin vermediler. G.Saray için kazanmak çok değerliydi, ama kaybetmemek aranın kapanmaması ve ikili averajı korumak adına önemliydi. Futbolda kazanamıyorsan kaybetme kuralı her zaman geçerlidir. G.Saray taraftarını kutluyorum, sahaya yabancı madde atmadılar, rakibe kafayı takmayıp tamamen kendi oyuncularını desteklediler. G.Saray yönetimi, taraftarlarını taşkınlık yapmaması konusunda uyarırken maç sonu oluşabilecek iki takım arasındaki sataşmaları önlemek adına mükemmel bir güvenlik önlemi sağlandı. Kıran kırana bir mücadele izledik. Maçın hakemi Vincic, Şampiyonlar Ligi standartlarında bir maç yönetmedi, çok fazla faulleri çaldı, 'ne şiş yansın ne de kebap' zihniyeti ile derbiyi yönetti. G.Saray topa daha fazla hakim oldu ama gol yollarında yeterli pozisyonları üretemedi. Çünkü Osimhen kenardan etkili ortalar alamadığı gibi hücumda yalnız kaldı. Lemina, G.Saray adına maçın en iyisiydi. Arkadaşlarını bir maestro gibi yönetti, savunmaya yardıma gelip tehlike yaratabilecek F.Bahçe ataklarını çabukluğu ile önledi. Bazı maçların hikâyesi vardır. 33. kez F.Bahçe derbisine çıkan kaptan Muslera, kalesinde büyüdü, üç tane net pozisyonu önledi. Bu arada İrfan Can Eğr-i bayat'ı da kutluyorum, o da F.Bahçe adına kalesinde çok dikkatliydi. Tehlike olabilecek pozisyonları erken davranıp engelledi. G.Saray şampiyonluk yolunda yara almadı, elindeki avantajı devam ettirdi, bu beraberlik takım üzerindeki stresi aldığı gibi Okan hoca ve öğrencilerinin önlerine daha güvenli bakmalarını sağlayacaktır.
ahaber